Konservenin Tarihi ve İcadı | Napolyon’un Yiyecek Saklama İhtiyacı | Nicolas Appert ve Konservenin İcadı | Peter Durand ve Metal Teneke Kutular | Louis Pasteur ve Pastörizasyon
Konserve Nasıl Bulundu ? | Konservenin Hayatımıza Girişi
Konservenin Bulunuşu ve Hayatımıza Girişi
Konserve savaşa giden orduların beslenme sorunundan dolayı ortaya çıkmış bir üründür. 1795’te o dönemin Fransa İmparatoru olan Napoleon Bonaparte, ordusunun bu sorununa çözüm bulacak kişiyi 12.000 frank ile ödüllendireceğini söyledi. Bu ödül duyurusundan sonra yiyeceklerin bozulmadan saklanabilmesi için çalışmalara başlayan Nicolas Appert, on dört yıl boyunca sürdürdüğü çalışmaların sonucunu nihayet 1809 yılında almıştır. Bazı besinleri şişeleyip ağızlarını mantar tıpasıyla sıkıca kapatıp şişeleri suyla doldurduğu kazanın içine atarak değişken sıcaklıklarda kaynattı. Bu yöntem ile gerçekten de yiyeceklerin uzun süre bozulmadan dayandığını fark etti. İşte o sırada Nicolas Appert konserveciliğin ilk adımlarını atmıştı ama yiyeceklerin bozulma nedenlerini bulamamıştı.
Konservenin Tarihi ve İcadı
Konserve, yiyeceklerin uzun süre saklanmasını sağlayan bir yöntemdir ve özellikle gıda güvenliği ve beslenme açısından büyük bir devrim niteliği taşımaktadır. Konservenin icadı, 19. yüzyılın başlarına kadar uzanmaktadır ve Napolyon Bonapart’ın ordusu için yiyecek saklama sorununa çözüm arayışıyla bulunmuştur.
Napolyon’un Yiyecek Saklama İhtiyacı
18. yüzyıl sonlarına doğru, Fransa’nın uzun süren askeri kampanyaları sırasında, Napolyon ordusu için dayanıklı ve taşınabilir gıdalara olan ihtiyaç artmıştır. Gıdaların bozulmadan uzun süre saklanabilmesi, askerlerin beslenmesi ve sağlıklı kalması için çok önemliydi. Bu dönemde yiyeceklerin uzun süre dayanıklı kalması zordu; kurutma, tuzlama ve tütsüleme gibi geleneksel yöntemler vardı ancak bu yöntemler her türlü yiyecek için etkili değildi.
Napolyon, bu sorunu çözmek amacıyla bir ödül teklif etti: 12.000 frank ödüllü bir yarışma, yiyeceklerin bozulmadan saklanmasını sağlayacak yeni bir yöntem bulunması amacıyla açıldı. 1795 yılında başlatılan bu yarışma, gıda saklama teknolojisinde bir dönüm noktası olacaktı.
Nicolas Appert ve Konservenin İcadı
Bu yarışmanın galibi Fransız şef ve mucit Nicolas Appert oldu. Appert, gıdaları cam şişelere koyup ardından bu şişeleri kaynar suya batırarak sterilize etme yöntemini geliştirdi. Appert’in yöntemi, modern konserveciliğin temelini oluşturdu. 1809 yılında bu yöntemi başarıyla geliştiren Appert, Napolyon’un ödülünü kazandı. 1810 yılında buluşunu, “Yiyecekleri Tüm Doğallığı ve Tazeliğiyle Uzun Süre Saklama Sanatı” adlı kitabında detaylandırdı.
Appert’in yöntemi, şişedeki yiyeceğin ısı ile sterilize edilmesi ve ardından hava geçirmez şekilde kapatılması ilkesine dayanıyordu. Bu şekilde mikroorganizmalar yok ediliyor ve yiyecek bozulmadan uzun süre dayanabiliyordu. Ancak Appert’in kullandığı cam şişeler, taşınması zor ve kırılgan olduğundan askerler için pratik değildi.
Peter Durand ve Metal Teneke Kutular
Appert’in yönteminin pratikliğini artıran bir diğer önemli gelişme ise 1810 yılında İngiliz mucit Peter Durand tarafından gerçekleştirildi. Durand, yiyecekleri cam şişeler yerine metal teneke kutulara koyarak saklamanın daha dayanıklı ve taşınabilir olduğunu fark etti. Durand, bu buluşuyla yiyeceklerin teneke kutularda saklanıp uzun süre bozulmadan muhafaza edilmesini sağlayan yöntemi geliştirdi. Durand’ın teneke kutular kullanma fikri, modern konserveciliğin asıl başlangıcı oldu ve günümüzde kullanılan teneke konservelerin temelini attı.
Louis Pasteur ve Pastörizasyon
1860 yılında yine bir Fransız olan Pasteur tarafından besinlerin bozulma nedeni tespit edildi. Besin bozulmalarına yol açan şey bakterilerdi ve besinleri muhafaza ederek kaynatma sonucunda bütün bakteriler ölüyor ve hiçbir faaliyet gösteremiyorlardı. Bu noktadan sonra yiyecekler yine bir kapalı kazan içerisinde 110 dereceye kadar kaynatıldı ve bu yiyecekler içerisinde bulunan tüm mikroorganizmaların öldüğü görüldü. İşte konservenin hızla gelişmesini sağlayan nokta buydu.
Louis Pasteur bulduğu bu yöntem, gıdaların bozulmasına ve hastalıklara neden olabilecek mikroorganizmaları (bakteriler, mantarlar ve küfler gibi) yok etmeyi hedefler. Bu yöntemin adı tabii ki Louis’in soyadından gelmektedir. Pastörizasyon, yiyeceklerin orijinal tadını ve besin değerlerini büyük ölçüde korurken, zararlı mikroorganizmaları etkisiz hale getirir.
GIPHY App Key not set. Please check settings