Ezo Gelin’in Hikayesi
Ezo Gelin Türküsünün ve Çorbasının Hikayesi
Kültürümüzde efsaneleşen Ezo Gelin, çoğu kişi tarafından sadece çorba, türkü ve film olarak bilinir. Fakat Ezo Gelin aslında bir efsane değil 1909 ile 1956 yılları arasında gerçekten yaşamış olan bir kadındır ve dillere destan olmuş bir hikayesi de vardır.
Biz onu Ezo veya Ezo Gelin olarak biliriz ama, gerçek ismi Zöhre’dir; Zöhre Bozgeyik. Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde bağlı olan Uruş köyünde yeni ve şu anki adıyla Dokuzyol köyünde doğmuştur. Bozgeyik oymağından Emir dedenin kızıymış Zöhre. Güzel bir kızmış Zöhre köyde güzel anlamına gelen Ezo derlermiş ona, adı da öyle kalmış; Ezo diye…
Ezo’nun yöresinde bulunan ve berdel olarak bilinen bir töreye göre; iki ailenin karşılıklı olarak birbirlerinden kız alıp vermesi gerekiyormuş. Ezo, bu töre gereği karşı köyden Şitto lakabıyla tanınan Hanefi Açıkgöz diye bir delikanlı ile evlendirilmiş. Evlendikten sonra Ezo artık Ezo Gelin olarak tanınmaya başlamış.
Bir sene içerisinde bu evlilik son bulmuş ve Ezo Gelin baba evine dönmüştür. O zamanlar ve oralarda dul kadınlara pek hoş bakılmazdı. Çevresindeki herkes Zöhre’ye psikolojik baskılar yapmaya başlamış.
Köy halkından ve ailesinden sürekli evlenmesi gerektiğine yönelik baskılar görmeye başlamış ve 6-7 sene böyle geçmiş. Fakat 7. senenin sonunda artık ailesinin de baskılarıyla, kendisini genç yaştan beri seven teyzesinin oğlu Memey’le evlenmeye razı olur. Ezo Gelin’in evlenmeden önceki tek şartı ise; senede bir memleketine, köyüne gelebilmek ve ailesiyle görüşebilmek olmuş, bu şart kabul edilmiş fakat verilen söz tutulmamış ve gurbet hasreti başlamış Zöhre’nin… Çünkü Memey Türkmen oymağında yaşamaktadır ve Ezo evlendiğinde Suriye’nin Calabrus ilçesinde bulunan sınır Kozbaş köyünde yaşamaya başlamıştır.
Gurbet ellerde köyünü özledikçe, köyünden getirdiği Antep’ten kalan Anadolu mutfağı malzemeleriyle kendisine köyünü hatırlatacak ve köyü gibi tam bir Anadolu kokan çorba yaparmış. Ezo Gelin çorbası; Ezo’nun rastgele katıp karıştırdığı memleketini anımsatan çorbası…
Yıllarca Suriye sınırında bir köyde ailesine ve memleketine hasret çekerek yaşamış Ezo Gelin. Zöhre’nin yüreğinde her geçen gün memleket hasreti dolup taşmaya başlamış. Zaman zaman dağlara, tepelere, yükseklere çıkıp köyüne bakmaya çalışıp ağlar, günlerce yemek dahi yemezmiş.
Bir söylentiye göre kocasından da çok fazla eziyet görmüş Zöhre. Vatan hasreti, memleket hasreti, aile özleminin yanında bir de bu eziyeti çekmiş ve bir süre sonra artık bunlara dayanamamış. 1936 yılında evlenip Suriye’ye taşınmıştı ve sene 1956’da yani tam 20 senenin ardından Ezo Gelin henüz 47 yaşındayken ince hastalığa yakalanmış ve verem sebebiyle hayatını kaybetmiştir.
Ezo’nun bir vasiyeti vardı; “öldüğümde yüksek yerlere gömün beni, oradan köyümün kokusunu alabileyim.” Ezo Gelin’in mezarı 1999 yılında yetkililer tarafından doğup büyüdüğü köyüne, memleketine getirilmiştir.
Ezo Gelin olarak tanıdığımız Zöhre Bozgeyik’in hikayesi, mezarının başındaki yazıtta anlatılıyor.
Ve işte böyle; Ezo Gelin’in bu hüzünlü hikayesi hem türkülerimize, filmlerimize konu olmuş hem de Ezo’nun mirası olarak Ezo Gelin çorbasını bizlere bırakmıştır…
GIPHY App Key not set. Please check settings
34 Comments