Necip Fazıl Kısakürek Hakkında Genel Bilgiler
- Ahmet Necip Fazıl Kısakürek (doğum:26 Mayıs 1904 – ölüm:25 Mayıs 1983), Türk yazar, şair, oyun yazarı, filozof ve İslam reformcusuydu. Cumhuriyet dönemi yazarlarındandır.
- 1928 yılında henüz 24 yaşındayken ikinci şiir kitabı olarak yayımlanmış “Kaldırımlar” eseri ile ünlenmiş, “kaldırımlar şairi” lakabı ile tanınmış ve anılmıştır.
- Necip Fazıl Kısakürek’in İlk Eseri : 1925 yılında yayımladığı Örümcek Ağı isimli şiir kitabıdır.
- Necip Fazıl Kısakürek’in İlk Şiiri : Necip Fazıl Kısakürek’in İlk Şiiri ilk şiiri 1923’te Yeni Mecmua’da yayımlanan “Kitâbe” şiiridir.
- Necip Fazıl Kısakürek’in Kaç Eseri Vardır ?
Bilinen 122 adet eseri mevcuttur, şiirleri 7 ayrı kitapta toplanmıştır. - Şiirlerinde genellikle hece ölçüsünü kullanmıştır.
- “Sanat sanat içindir” düşüncesini benimsemiştir.
- 1941 yılında Fatma Neslihan Balaban ile evlenip beş çocuk (Mehmet Kısakürek, Ömer Kısakürek, Ayşe Kısakürek, Osman Kısakürek, Zeynep Kısakürek) sahibi olmuştur.
- Necip Fazıl Kısakürek, 78 yaşında vefat etmiş ve Eyüp Sultan Mezarlığına defnedilmiştir.
Biyografi
9 Nisan 1904’te İstanbul’da doğdu. Soylu bir ailenin en büyük oğluydu. Çocukluk dönemi dedesinin Çemberlitaş’ta ki konağında geçti. Bahriye medresesinde eğitim gördü, daha sonra Galatasaray Lisesi’nde okudu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde eğitim gördü fakat tamamlamadan, yarıda bırakarak 1924’te Paris’e gitti ve orada Sarbonne Üniversitesi’nde felsefe eğitimine devam etti ama onu da tamamlamadan İstanbul’a geri döndü.
İstanbul’a döndüğünde 1926-1939 yılları arasında birçok bankada çalıştı. 1939 ve 1943 yılları arasında ise İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde ve Devlet Konservatuvarında akademisyenlik yaptı. Aynı zamanda yazarlık ve yayıncılık yapmaya başladı.
Necip Fazıl, çeşitli gazetelerde yazılar yazarak ve kendi aylık dergisini çıkararak Türk entelektüel sahnesinde oldukça aktifti. Siyasi olarak da aktifti ve 1950’den 1960’a kadar Parlamento Üyesi olarak görev yaptı, aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi’nin liderlerinden biri oldu.
Felsefe
Necip Fazıl’ın yazıları, Türk kültürü için İslami bir canlanmanın gerekli olduğu düşüncesi etrafında dönüyordu. manevi bir canlanma ile kalıcı barış ve adaletin sağlanabileceğine ve Osmanlı İmparatorluğu’nun büyüklüğünü yeniden yaratmanın mümkün olacağına inanıyordu. Geleneksel Türk kültürü, islami değerler ve modern bilimin sentezini savundu.
Materyalist Batı değerlerini eleştiriyordu ve sık sık bunlara karşı polemikler yazıyordu. 1970’lerde ve 1980’lerde, işçilerin haklarını korumanın, eşitliği teşvik etmenin ve kalıcı barışı sağlamanın en iyi yolunun sosyalizm olduğunu savunarak giderek artan bir şekilde sosyalizme odaklandı.
Ardında Bıraktığı Mirası
Vasiyeti:
“Bu vasiyet, çoluk-çocuğumun ve şahsî yakınlarımın dar ve hususî kadrosundan ziyade, onların da içinde olduğu geniş ve umumî zümreyi muhatap tutuyor. Başta gerçek Türkün ruh köküne bağlı yeni gençlik, şu kadar yıllık mücadele hayatımda beni okumuş veya dinlemiş her fert, kısaca Allah ve Resulüne perçinli herkes… Onlara hitap ediyorum ve dileklerimin yerine getirilmesi için gerekli çalışmayı işte bu yeni gençliğe ısmarlıyorum! Eğer üzerilerinde bir hakkım varsa, Hesap Gününde tek tek sorumludurlar. Emanetim, beni seven ve İslâm dâvasında bir hak sahibi olduğumu kabul eden herkese…”
Necip Fazıl’ın günümüz Türkiye’si üzerindeki etkisini hala görebiliriz. Milliyetçi ve muhafazakar hareketin önemli bir figürü olarak kabul ediliyor ve kitapları hala hem Türkiye’de hem de yurtdışında geniş çapta okunuyor. Düşünceleri ve yazıları çeşitli aydınlar, politikacılar, sanatçılar ve akademisyenler tarafından benimsenmiştir.
Necip Fazıl’ın mirası, Türk kültürünün önemli bir parçası olmaya devam ediyor ve modern Türk tarihinin en etkili isimlerinden biri olmaya devam ediyor.
Aldığı Ödüller
- 1947 CHP Piyes Yarışması birinciliği (Sabır Taşı eseri ile)
- 1980 Türk Edebiyatı Vakfı ‘Sultan-üş Şuara’ (Şairlerin Sultanı) unvanı
- 1980 Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü (Sabır Taşı eseri ile)
- 1981 Türkiye Milli Kültür Vakfı Fikir dalında Kültür Armağanı (İman ve İslam Atlası eseri ile)
- 1982 Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü
Necip Fazıl Kısakürek’in Eserleri
Öykü ve Romanları
- Ruh Burkuntularından Hikayeler (1965)
- Aynadaki Yalan (1980)
- Kafa Kağıdı (1984)
Şiir Kitapları
- Örümcek Ağı (1925)
- Kaldırımlar (1928)
- Ben ve Ötesi (1932)
- Sonsuzluk Kervanı (1955)
- Çile (1962)
- Şiirlerim (1969)
- Esselâm
Makale, Fıkra, Hatıra ve Monografileri
- Birkaç Hikaye Birkaç Tahlil (1933)
- Namık Kemal (1940)
- Çerçeve (1940)
- Son Devrin Din Mazlumları (1969)
- Hitabe (1975)
- İhtilal (1975)
- Yılanlı Kuyudan (1970)
- Hac (1973)
- Babıali (1975)
- İman ve İslam Atlası (1981)
Tiyatroları
- Tohum (1935)
- Bir Adam Yaratmak (1938)
- Künye (1940)
- Para (1942)
- Namı Diğer Parmaksız Salih (1949)
- Reis Bey (1964)
- Abdülhamit Han (1969)
KALDIRIMLAR
I
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi…
II
Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur…
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları…
III
Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.
Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.
Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.
Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan…
Necip Fazıl Kısakürek
GIPHY App Key not set. Please check settings
34 Comments